Türkçe’ye psikolojik dayanıklılık, rezilyans gibi farklı çevirileri bulunan “resiliency” kavramı, zorluklar ile başa çıkabilme, stresli durumlara uyum sağlama ve gelişme kapasitesi olarak bilinmektedir. Psikolojik dayanıklılık, stres altında, strese ragmen yüksek performans gösterebilmek ve zorluklar geçtiğinde eski haline dönenilme becerisidir. Psikolojik dayanıklılık küçük yaşlarda oluşmaktadır, bu yüzden özellikle çocuklarda gelişimini desteklemek önemlidir.
Psikolojik dayanıklılığı yüksek olan çocuklar daha fazla sorumluluk alan, problemlerin üzerine giden, kontrol edemeyecekleri olaylara enerji harcamayan, değiştiremeyeceleri olayları kabul eden ve pasif, çekingen bir tutum yerine etkin sorun çözme yöntemleri kullanan çocuklar olarak tanımlanmaktadır.
Çocukların dünyayı tüm acı ve keyifleriyle, olduğu gibi deneyimlemeleri psikolojik dayanıklılıklarını arttırır. Zorluklar ile karşılaştığında baş edebeileceğini deneyimlemiş bir çocuk daha sonraki deneyimlerinde daha iyimser ve kendine güvenen bir tutum sergiler. Fakat, çocuklar hiç hayal kırıklığı deneyimlemediklerinde veya stresle karşılaşmaları engellendiğinde, büyüme kapasiteleri ve hedeflerini kısıtlanmış olur.
Çocuklar için psikolojik dayanıklılığı arttırmanın en önemli yolu koşulsuz sevgidir. Çocuklara sevgi beklentisiz ve koşulsuz verildiğinde kendini ve başkalarını sevmeyi öğrenirler ve özgüvenleri gelişir. Bu yolda atılabilecek adımlar, çocuklar ile birlikte gülüyor olmak, oyun oynamak, baş başa zaman geçirmek olabilir. Böylece çocuk ebeveynlerinin kendisi ile birlikte olmaktan keyif aldığını görecek, sevilmeye değer olduğu inancı gelişecektir.
Bir diğer önemli alan ise yeterliliktir. Çocukların kendini yeterli hissetmesi kendi kararlarına güvenmesi ve seçimlerinin sorumluluğunu alabilmesini sağlar. Bunun için çocuğun yeni beceri ve yetenekleri fark etmek ve takdir edip desteklemek önemlidir. Yeterliliğini sınayabileceği farklı alanlar yaratmak ve dikkatini hata yaptığı alanlardan çok başarılarına yöneltmek faydalı olacaktır.
Ebeveynin her sözü, mimiği, bakışı, duruşu, dokunuşu ve davranışı çocuğa kendi özdeğeriyle ilgili mesajlar verir. Bu özgüven ona sık sık güzel, akıllı veya kıymetli olduğunu söylenmesiyle gelişmez. Ancak güçlüklerle karşılaştığında ve onlarla başa çıktıkça artar. Bunun için iyi yaptığı alanlarda çocuğu övmek, gelişimine ve kişilik özelliklerine uygun sorumluluklar vermek ve yetenekli olduğu alanları keşfetmesine yardımcı olmak önemlidir.
Kaynakça: Seçkin, Ş., & Hasanoğlu, A. (2016). Çocukta rezilyans (1.baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Hazırlayan: Klinik Psikolog Müge Gülen
Comments