Çocuklarda Öfke ve Ebeveyn Tutumları
Hepimiz doğarken “boş levha” gibi şekillendirilmeye açık dünyaya geliyoruz. Bu şekillendirmeyi yapan en önemli iki faktör ise anne ve babadır. Ünlü filozof John Locke’un ortaya attığı Tabula rasa (Boş levha) yaklaşımı, doğarken hiçbir bilgiye sahip olmadan dünyaya geldiğimiz, bilgilerimizi sonradan edindiğimiz yönündedir. Boş bir levha olarak doğan bebeği düşünürsek, onu bilgilerle dolduracak olan anne ve babaya çok iş düşmektedir.
Çocuk dünyayı tanımlamaya başlarken iyi olgular kadar kötü olguları da ilk olarak ailesinden gözlemleyerek deneyimler. Şiddet, kavramının bugün bu kadar gündem de olması genetik özellikler olduğu kadar, yetiştirilme stiliyle de alakalıdır. Unutmayın, çocuklar her şeyi algılar. Bebekliğinden beri duyguyu bakım vereninin yüzünden okumaya alışmış olan çocuk emin olun ki sizin gerginliğinizi, üzüntünüzü, mutluluğunuzu anlar. Bu hiçbir duygunuzu çocuğunuza belli etmeyin demek değildir, tabi ki çocuğunuz olumsuz duyguları da öğrenecek fakat ona neden üzüldüğünüzü, sıkıldığınızı açıklamanız çocuğun içerisindeki “acaba ne oluyor” endişesini azaltıp, onu sakinleştirecektir.
Hepimiz belki çocukluğumuzdan hatırlarız. “Aa masaya kafanı mı vurdun? Kötü masa şimdi döveceğim ben onu.” şeklinde tepkilere aşinayızdır. Bu tepki belki de çocuğun canı acıdığında bir şeylerden öfkesini çıkarması gerektiği bilgisini ona aşılayacaktır. Orada çocuk aslında bir cezalandırılma aramaz, sakinleştirilmek ister. Aynı düşünceyi çocuk öfkelendiğinde de görebiliriz. Şunu belirtmek isterim ki öfke doğuştan gelen bir duygumuzdur ve yaşanması gerekir. Nasıl yaşandığıysa nasıl tepki aldığına, nasıl öğrenildiğine bağlıdır. Anne baba bir şeye sinirlendiğinde elindekileri fırlatıyor, etrafa bağırıyorsa, çocuktan da aksi bir davranış beklenmemelidir.
Çocuğunuz bir şeye öfkelendi ve etraftaki cisimlere vuruyor, sizin sakin kalmanız oradaki anahtar kelime olacaktır. Zaten çocuğun o anda yaşadığı öfkeye siz de öfkeyle cevap verirseniz, o durumu körüklemiş olursunuz. Çocuklar sakinleştirilmeye, kontrol altına alınmaya ihtiyaç duyar. O duyguyla baş edemediği için öfke davranışları sergilerler. Unutmayalım ki karşımızdaki bir çocuk ve siz de yetişkinsiniz. Bir yetişkin olarak anne babaların çocuğun ihtiyacını dillendirmesine olanak tanımalı, o an ki öfkesini yaşamasına izin vermelidir. “Sen şuan sinirlisin galiba, sinirin geçinceye kadar bekleyeceğim, konuşmak istediğinde bana anlatabilirsin” gibi sakinleştirici bir tavır, hem çocuğun duygusunu öğrenmesine, tanımlamasına yardımcı olacak hem de sonrasında size öfkesinin nedenini anlatmasına teşvik edecektir.
Öfke, her insanın içinde olan bir duygudur. Çocuklarımıza öğretmemiz gereken ise öfkelerini bastırmaları değil, nasıl şekillendirmeleri ve ifade etmeleri olmalıdır. Her öfkelendiği durumda ceza alan bir çocuk bilinçaltında bu durumu değerlendirir ve iki tip davranış göstermesi beklenir; öfkesini üst boyutlara taşıyıp tepki ölçer ya da bu duygum onaylanmıyor o zaman ben bu duygumu ortadan kaldırmalıyım şeklinde değerlendirir. Her iki durumda da sağlıksız bir işleyiş söz konusu olacaktır. Duygular yaşanmalı fakat ifade ediliş şekilleri üzerinden değerlendirilmelidir. Bu durumda öfke yaşayan bir çocuğa anne baba olarak siz yol gösterebilirsiniz. Öfkesi geçip size ifade ettiğinde “şimdi ne demek istediğini daha iyi anlıyorum, sen çok bağırdığında seni duyamamıştım, bir dahakine belki böyle söylersen seni daha iyi anlayabilirim” şeklinde bir yaklaşım, belki de çocuğunuzun o davranışı öğrenmesinde yardımcı olacak, öfke durumlarında kendini sakinleştirmesine çabalamasına neden olacaktır.
Klinik Psikolog Ilgın Şirin
Comments